0,00 ₺
0

Sepetine Eklendi

SEPETİN BOŞ. Ürün eklemek için alışverişe başla.
489₺

Soğuk Çay Şeftali

239₺

Yuzu

339₺

Orange Mango

339₺

Cool Lime

339₺

Ayrılmaz Üçlü

239₺

Strawberry Vanilla

339₺

Hibiscus

Tatlandırıcılar Zararlı mıdır?
22.04.2025
Beğen
234

Tatlandırıcılar Zararlı mıdır?

Pin, zengin ve özgün içerikleriyle tüketiciyle bağını korumaya ve geliştirmeye devam ediyor.
0 şeker 0 kalori mottosuyla ilerleyen Pin Drinks, içeriğinde Steviol Glikozit ve Sukraloz adlı tatlandırıcıları barındırıyor.

Tat alma zevkinden vazgeçmeden, şekerin insan bedeni üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınma ihtiyacı, bu maddelerin modern beslenmedeki yerini giderek daha önemli hale getirmiştir.

Bu tercih tesadüfi değil; günümüzde giderek artan şeker azaltımı ihtiyacına bilimsel bir yanıt niteliğinde. Tatlandırıcılar, günlük yaşamda kullandığımız şekerin yerini almak üzere geliştirilen; şekerden çok daha tatlı olan ve çok daha az kalori içeren bileşiklerdir.

Tatlandırıcılar uzun süredir hem sağlık dünyasında hem de tüketicinin zihninde tartışmalı bir noktada duruyor. Günümüzde “doğallık” kavramı, tüketici davranışları üzerinde neredeyse mutlak bir değer haline geldi. Öyle ki artık birçok kişi, bir ürünün sağlıklı olup olmadığını, içeriğinin ne kadar “doğal göründüğü” üzerinden değerlendirmeye başladı. Bu refleks, sağlıklı yaşam arayışında tüketicilerin içeriklere daha hassas yaklaşmasına neden oluyor. Bu hassasiyet ise zaman zaman, ürünün bilimsel olarak güvenilir olmasına rağmen sadece isminin yabancı gelmesi nedeniyle sorgulanmasına yol açabiliyor.

Bunu daha iyi anlamak için, günlük yaşamda sıkça kullandığımız ve “doğal” kabul edilen birçok bileşiğin, önerilen dozda tüketilmemesi durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini hatırlamak yeterlidir. Sukraloz ve Steviol Glikozit gibi tatlandırıcılar da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Bu bileşiklerin insan sağlığına olumsuz etki etmesi için yalnızca kabul edilebilir günlük alım miktarlarının (ADI) çok üzerinde değil, aynı zamanda uzun süreli ve sürekli biçimde tüketilmesi gerekir. Ancak bu seviyelere ulaşmak günlük yaşam koşullarında pratik olarak mümkün değildir.

Ayrıca bu tatlandırıcıların güvenlik değerlendirmeleri yapılırken, insanların günlük tüketebileceği dozların onlarca katı test edilmiş ve güvenli bulunmuştur. Bu da “doz her şeydir” ilkesinin gıdalar için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyar.

Ancak bu bilimsel veriler, toplumda tatlandırıcılara dair oluşan olumsuz algının önüne geçemiyor. Çünkü bu algının temelinde çoğunlukla duygu temelli bir korku yer alıyor.

Bu yazının amacı, tatlandırıcıların ne olduklarını, nasıl işlediklerini, neden tercih edildiklerini ve sağlık açısından gerçekten ne ifade ettiklerini açıklamaktır.


TATLANDIRICI MI ŞEKER Mİ?

Günümüzde beslenme alışkanlıkları ve metabolik sağlık üzerindeki etkileri nedeniyle tatlandırıcılar, şeker alternatifleri olarak giderek daha fazla ilgi görmektedir. Şeker ve tatlandırıcıların yapısal ve fizyolojik etkileri arasındaki farklılıkların anlaşılması, sağlıklı beslenme stratejilerinin geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır.

Şeker, genellikle şeker pancarından veya şeker kamışından elde edilir; ancak bu hammaddelerden sofralarımıza ulaşana kadar birçok kimyasal ve fiziksel işlemden geçer. Bu rafine şeker, doğal kaynağından ayrıştırılarak saf sakkaroz haline getirilir ve bu süreçte vitamin, mineral ve lif gibi besin değerlerinin büyük kısmı kaybolur. Dolayısıyla işlenmiş şeker esasen “boş kalori” kaynağıdır ve yüksek miktarlarda tüketimi insülin direnci, obezite ve metabolik sendrom gibi sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir (Johnson ve ark., 2009; Lustig, 2013).

Buna karşılık, modern tatlandırıcılar (özellikle steviol glikozitler veya sukraloz gibi) düşük kalorili alternatifler olarak geliştirilmiş ve uluslararası sağlık otoriteleri tarafından belirlenen güvenli dozlar içinde kullanıldığında metabolik sağlık üzerinde olumsuz etkileri olmadığı gösterilmiştir (EFSA, 2010; FDA, 2020). Ayrıca tatlandırıcıların kan şekeri ve insülin üzerinde şeker kadar hızlı veya yüksek etkiler yaratmaması, özellikle diyabetli bireyler için önemli bir avantajdır.


STEVİOL GLİKOZİT: ŞEKER OTU

Steviol glikozitler, Stevia rebaudiana bitkisinin yapraklarından elde edilen ve yüksek tatlılık sağlayan doğal bileşiklerdir. Şekerden yaklaşık 200 ila 300 kat daha tatlıdırlar ve kalori içermezler. Piyasada genellikle “stevia” adıyla tanınsalar da, gerçek aktif bileşenler bu bitkide bulunan steviol glikozitlerdir (örneğin rebaudiozid A, steviosid gibi).

Bu tatlandırıcıların üretimi, bitkiden özütleme ve ardından saflaştırma gibi çeşitli işlemleri içerir. Son ürün, saflaştırılmış ve konsantre edilmiş bir maddedir. Bu durum, onu sıradan bir “kurutulmuş yaprak” değil, gıda sınıfında tanımlanmış, izole bir bileşik haline getirir. Üretim süreci doğaldır, kontrollüdür ve gıda güvenliği standartlarına bağlıdır.

Ayrıca EFSA, FDA ve JECFA gibi uluslararası gıda güvenliği otoriteleri tarafından kapsamlı şekilde değerlendirilmiş ve kabul edilebilir günlük alım miktarı (ADI) 4 mg/kg/gün olarak belirlenmiştir. Bu sınırlar içinde kullanımı insan sağlığı için risk teşkil etmemektedir.

Steviol glikozitlerin insan metabolizmasındaki yolu da detaylı biçimde incelenmiştir. Emilmeden doğrudan bağırsaklara ulaşır, burada mikrobiyota tarafından steviole indirgenir, karaciğerde işlenir ve atılır. Bu süreçte toksik birikim ya da zararlı metabolit oluşmaz.

Bu bilimsel verilere rağmen, steviol glikozitler hakkında hâlâ zaman zaman yanıltıcı iddialar gündeme gelmektedir. “İşlenmişse zararlıdır” gibi görüşler yanlıştır. Bir bileşiğin sağlık etkilerini değerlendirmek için doğru yaklaşım, bileşiğin adı yerine vücut üzerindeki etkileri üzerinden olmalıdır.


SUKRALOZ: ŞEKERİN KALORİSİZ ALTERNATİFİ

Sukraloz, doğal şeker molekülünden türetilen bir tatlandırıcıdır. Tatlılık derecesi normal şekere göre yaklaşık 600 kat daha fazla olmasına karşın vücut tarafından metabolize edilmediği için kalori değeri sıfır denecek kadar azdır.

Kabul edilebilir günlük alım miktarı (ADI) 5 mg/kg/gün’dür. Yapılan bilimsel araştırmaların sonuçları, sukralozun toksik veya karsinojenik etkisi bulunmadığı yönündedir. Ayrıca FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi), EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dahil olmak üzere birçok uluslararası otorite tarafından kapsamlı güvenlik testlerinden geçirilmiş ve güvenli bulunmuştur.

Onlarca farklı toksikolojik çalışma, sukralozun genetik hasara, kansere ya da hormonal bozukluklara yol açmadığını göstermiştir. Sukraloz, yüksek sıcaklıklarda kararlılığını koruduğu için pişirme ve fırınlama gibi işlemlerde yaygın olarak kullanılır. Sindirilemediği için kan şekerini etkilemez ve karbonhidrat metabolizmasını etkilememesi nedeniyle diyabetli kişiler için uygun olduğu belirtilmektedir.

Bilimsel verilerle değerlendirildiğinde, sukralozun kontrollü ve önerilen miktarlarda kullanımıyla sağlık açısından herhangi bir risk oluşturmadığı açıktır. Önyargılar ya da kimyasal terimlere duyulan tepki değil, bilimsel kanıtlar esas alınmalıdır.

 

İKİLİ KULLANIM: STEVİOL VE SUKRALOZ NEDEN BERABER?

Stevia bitkisinden elde edilen steviol glikozitler ile doğal şekerden elde edilen sukralozun birlikte kullanımı bir tesadüf değil, gıda teknolojisinde bilinçli bir tercihtir. Bu iki yüksek yoğunluklu tatlandırıcının kombinasyonu yalnızca tatlılık sağlamakla kalmaz, aynı zamanda tat profilinin dengelenmesi ve ürün formülasyonunun optimize edilmesi açısından da kritik bir rol oynar.

Ürün formülasyonlarında yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların birlikte kullanımı yalnızca tatlılık seviyesini değil, aynı zamanda tat deneyiminin dengelenmesini de sağlar. Özellikle sukralozun belirgin ve net tat profili, diğer doğal içeriklerle uyumlu çalışarak daha dengeli bir lezzet elde edilmesine katkı sunar.

PIN ürünleri özelinde düşünüldüğünde, steviol glikozitler ile sukralozun birlikte kullanımının ürün deneyimini bilimsel temellere dayandırarak geliştirme çabasının bir sonucu olduğu açıkça görülmektedir.


KLİNİK VERİ NE SÖYLÜYOR?

Sukralozun içerdiği bileşenlerle ilgili, steviol glikozitlere kıyasla daha fazla soru işareti oluşmakla birlikte, bu endişelerin çoğu bilimsel dayanağı olmayan önyargılara dayanmaktadır. Oysa yapılan klinik çalışmalar, bu iki tatlandırıcının sağlık etkileri açısından birbirine oldukça yakın sonuçlar verdiğini ortaya koymaktadır.

İran’da yapılan bir klinik çalışmada, tip 2 diyabetli bireyler üzerinde stevia ve sukralozun glisemik yanıt ve lipid profili üzerindeki etkileri incelenmiştir. Sekiz hafta süren bu araştırmada katılımcıların açlık kan şekeri, HbA1c, insülin ve lipid düzeyleri değerlendirilmiş; her iki grupta da anlamlı bir farklılık gözlemlenmemiştir.

Bu bulgular, steviol glikozitlerin ve sukralozun belirlenen güvenli dozlar içinde tüketildiğinde benzer metabolik sonuçlara yol açtığını göstermektedir. Dolayısıyla PIN ürünlerinde bu iki tatlandırıcının birlikte kullanımı, yalnızca lezzet deneyimini artırmakla kalmaz, aynı zamanda bilimsel verilerle desteklenen ve tüketici sağlığı gözetilerek oluşturulmuş dengeli bir formülasyon stratejisini de yansıtır.


TATLANDIRICILAR SAĞLIKSIZ MI SANILIYOR?

Bilim, Doz ve Akıllı Formülasyonun Gerçeklerini Konuşalım

Steviol glikozit ve sukralozun birlikte kullanımı üzerine; biri diğerinin yerine değil, yanında yer alarak bir denge oluşturur denebilir. Bu denge yalnızca lezzet değil, yapısal ve metabolik etkiler açısından da önemlidir.

Bazı araştırmalar, bu tür tatlandırıcı kombinasyonlarının örneğin polifenol emilimi gibi alanlarda şekerli formüllere kıyasla avantaj sağlayabildiğini göstermektedir.

Önemli olan tatlandırıcıları “sağlıklı mı sağlıksız mı” gibi ikilikler özelinde değil, dozun etkisi üzerinden incelemektir. Bilimsel otoritelerin belirlediği güvenli sınırlar içinde kullanıldığında, bu bileşiklerin sağlık açısından risk oluşturmadığı açıktır. Bu nedenle bilinçli ve dengeli tüketim yaklaşımı çok daha doğru bir perspektif sunar.


KAYNAKÇA

Ajami, M., Seyfi, M., Hosseini, F. A. P., Naseri, P., Velayeti, A., Mahmudniya, F., Zahedirad, M., & Hajifaraji, M. (2020). The effect of stevia on glycemic and lipid profile of type 2 diabetic patients: A randomized controlled trial. Avicenna Journal of Phytomedicine, 10(2), 118–127.
Makale Linki

Food Business News. (2020, May 11). Mixing high-intensity sweeteners for maximum sugar reduction. Food Business News.
Makale Linki

Kızılaslan, N. (2017). Tatlandırıcılar ve metabolizma hastalıklarıyla ilişkisi. Türk Tarım – Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi, 5(2), 191–198.

İşgören, A., & Sungur, S. (2019). Tatlandırıcılar ve metabolizma hastalıklarıyla ilişkisi. Lectio Scientific Journal of Health and Natural Sciences, 3(1), 19–32.

Agulló, V., García-Viguera, C., & Domínguez-Perles, R. (2022). The use of alternative sweeteners (sucralose and stevia) in healthy soft-drink beverages enhances the bioavailability of polyphenols relative to the classical caloric sucrose. Food Chemistry, 370, 131051.

Lustig, R. H. (2013). Fructose: It’s “alcohol without the buzz”. Advances in Nutrition, 4(3), 226–235. https://doi.org/10.3945/an.112.002998


✍️ Yazar: Esra Naz Üstün

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.